Ufak değişikliklerin vakti gelmişti artık. Günlük yaşantımda bile bir şeyler aynılaşmaya başladıkça onları değiştirme hissi duyarım hep. Tırnağımdaki oje bile genelde günlük değişir; çok süslü biri olduğumdan veya kıyafetime uydurma derdinden değil, hoşuma gidiyor yalnızca..
Hoş olmadı mı ama hı?
Şindi felsefeyle alakalı arkadaşlara ufak bir sorum olacak. Halen daha blogumu takan birileri varsa ve konu hakkında bilgileri varsa beni aydınlatsınlar efenim.
Parmenides hangi gerekçeyle hiçliğin olamayacağını söylüyor? Neden varlıkta da hiçlik yok? Neden boşluk yok?
3 farklı soru gibi gözüküyor ama değil efenim, hiç değil. Biri beni aydınlatsın....
28 Aralık 2012 Cuma
27 Aralık 2012 Perşembe
Neredeyse yarım yıl geçmiş, yıllanmışız azizim..
Küçükken hep seçilmiş kişi olmak istemişimdir. Hani olur ya çizgifilmlerde seçilmiş kişi veya kişiler olur, maceradan maceraya atılınır; çoğul olunca sıkı dostluklar kurulur, sonra hep iyiler kazanır falan.. Büyüyünce ne olacaksın denildiğinde aklıma direk o karakterler gibi olmak gelirdi. Kahraman değil yanlış anlaşılmasın benim kastım bambaşka. Ne bileyim..
Gerçi daha kendi yaşamımda bile başrol ben olmuyorum bazen. Hayatıma giren insanların karakterleri benimkinden baskın, kaptırıveriyorum kendimi genellikle.. İleriye bakmaya çalıştığımda gözümün önüne elime aldığım bir meslekten ziyade kendimi çok acayip işler yapan biri olarak görüyorum. Tabi bunların arasında dünyayı kurtarmak falan yok. İnsanlardan gün geçtikçe soğuyorum, daha doğrusu onlar soğutuyorlar kendilerini, bunları mı kurtaracağım ben? Eciş ile bücüş yer onları işalla.
Neyse buralara uğramayalı asırlar olmuş. Bu sıralarda ben üniversiteli oldum hatta finallerim yaklaştı ehe. Genellikle göçebe hayatı yaşıyorum fakat en sık uğradığım mekan yurt maalesef. Tabi yurt maceralarımı buraya yazıp kimsenin ciğerini kanser etmeye çalışmayacağım. Şu an bile oda arkadaşlarımı(!) boğazlamayı düşünmüyor değilim çünkü :)
Bölümüm itibariyle arada felsefik şeyler de karalarım buraya, yaşadığım aydınlanmalardan bahsederim canım isterse, hatta iyi bir çocuk olursanız size Hergele'de çay bile ısmarlayabilirim :)
Zeus sizi korusun!
Gerçi daha kendi yaşamımda bile başrol ben olmuyorum bazen. Hayatıma giren insanların karakterleri benimkinden baskın, kaptırıveriyorum kendimi genellikle.. İleriye bakmaya çalıştığımda gözümün önüne elime aldığım bir meslekten ziyade kendimi çok acayip işler yapan biri olarak görüyorum. Tabi bunların arasında dünyayı kurtarmak falan yok. İnsanlardan gün geçtikçe soğuyorum, daha doğrusu onlar soğutuyorlar kendilerini, bunları mı kurtaracağım ben? Eciş ile bücüş yer onları işalla.
Neyse buralara uğramayalı asırlar olmuş. Bu sıralarda ben üniversiteli oldum hatta finallerim yaklaştı ehe. Genellikle göçebe hayatı yaşıyorum fakat en sık uğradığım mekan yurt maalesef. Tabi yurt maceralarımı buraya yazıp kimsenin ciğerini kanser etmeye çalışmayacağım. Şu an bile oda arkadaşlarımı(!) boğazlamayı düşünmüyor değilim çünkü :)
Bölümüm itibariyle arada felsefik şeyler de karalarım buraya, yaşadığım aydınlanmalardan bahsederim canım isterse, hatta iyi bir çocuk olursanız size Hergele'de çay bile ısmarlayabilirim :)
Zeus sizi korusun!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)