Sayfalar

28 Aralık 2012 Cuma

Ufak değişikliklerin vakti gelmişti artık. Günlük yaşantımda bile bir şeyler aynılaşmaya başladıkça onları değiştirme hissi duyarım hep. Tırnağımdaki oje bile genelde günlük değişir; çok süslü biri olduğumdan veya kıyafetime uydurma derdinden değil, hoşuma gidiyor yalnızca..
Hoş olmadı mı ama hı?

Şindi felsefeyle alakalı arkadaşlara ufak bir sorum olacak. Halen daha blogumu takan birileri varsa ve konu hakkında bilgileri varsa beni aydınlatsınlar efenim.
Parmenides hangi gerekçeyle hiçliğin olamayacağını söylüyor? Neden varlıkta da hiçlik yok? Neden boşluk yok?
3 farklı soru gibi gözüküyor ama değil efenim, hiç değil. Biri beni aydınlatsın....

27 Aralık 2012 Perşembe

Neredeyse yarım yıl geçmiş, yıllanmışız azizim..

Küçükken hep seçilmiş kişi olmak istemişimdir. Hani olur ya çizgifilmlerde seçilmiş kişi veya kişiler olur, maceradan maceraya atılınır; çoğul olunca sıkı dostluklar kurulur, sonra hep iyiler kazanır falan.. Büyüyünce ne olacaksın denildiğinde aklıma direk o karakterler gibi olmak gelirdi. Kahraman değil yanlış anlaşılmasın benim kastım bambaşka. Ne bileyim..
Gerçi daha kendi yaşamımda bile başrol ben olmuyorum bazen. Hayatıma giren insanların karakterleri benimkinden baskın, kaptırıveriyorum kendimi genellikle.. İleriye bakmaya çalıştığımda gözümün önüne elime aldığım bir meslekten ziyade kendimi çok acayip işler yapan biri olarak görüyorum. Tabi bunların arasında dünyayı kurtarmak falan yok. İnsanlardan gün geçtikçe soğuyorum, daha doğrusu onlar soğutuyorlar kendilerini, bunları mı kurtaracağım ben? Eciş ile bücüş yer onları işalla.
Neyse buralara uğramayalı asırlar olmuş. Bu sıralarda ben üniversiteli oldum hatta finallerim yaklaştı ehe. Genellikle göçebe hayatı yaşıyorum fakat en sık uğradığım mekan yurt maalesef. Tabi yurt maceralarımı buraya yazıp kimsenin ciğerini kanser etmeye çalışmayacağım. Şu an bile oda arkadaşlarımı(!) boğazlamayı düşünmüyor değilim çünkü :)
Bölümüm itibariyle arada felsefik şeyler de karalarım buraya, yaşadığım aydınlanmalardan bahsederim canım isterse, hatta iyi bir çocuk olursanız size Hergele'de çay bile ısmarlayabilirim :)
Zeus sizi korusun!

4 Haziran 2012 Pazartesi




*Şu dünyada asla aramın düzelmeyeceği ve varlığının gereksiz olduğunu daima savuacağımdan emin olduğum tek hayvan sineklerdir. En en nefret ettiğim şeylerdir kendileri.
Hazır havalar da ısınmışken bu yokolasıca mendeburlar vız bız dolanmaya başlamadan ben şu böcükyiyen bitkilerden almayı planlıyorum. Türkiye'de nerede bulabilirim ki hmm..
*Yalnızca yeryatağı, laptop, minik bir buzdolabı+mini ocağı bi de masası olan bir öğrenci evi  istiyorum. Ev arkadaşı için mini ayrı odası olabilir olmadı perde çekeriz araya. Çok mu şey istiyorum?(Sen hele bi üni kazan da..)
Ha bi de tuvaleti unuttuk yahu..
*Hazır üni demişken derslerden sorumlu kalmadan geçmek için ortalamanın kaç olması lazım? Analtik 23ten 0 geliyor da :')))) Millet 44ü 45 yapmaya uğraşır benim uğraştığım işlere bak..
*Bir de ben öyle bir sakarım ki ayağımın kaymasıyla o ayağı alır mermerin en sivri yerine geçirir ve başparmağımın ayağımla buluştuğu yeri yararım çok pis. Hala kanıyo biç nasıl vurduysam.








Birkaç sene önce teyzemin işyerindeyken yan odada kitaplarını filan kurcalıyordum. Diğer odada ise bir kadın derdini anlatıyordu teyzeme.
Çaktırmadan-çok ayıp!- dinliyordum tabi. Bir ara muhabbet kadının evliliğine gelmişti
"Muhammedimi" diyordu "hiç sevemedim." "Kocam bile diyemediğim kişiden tecavüzle çıktı o."
Başta yanlış duydum sandım, bi insanın kocası nasıl karısına tecavüz edebilir ki yani kocan yani hayret bişi tecavüz sayılmaz ki bi kere oo...
"Ama" diye devam etti, "Emirimi gerçekten istedim, evliliğimi kurtarmak için ona ihtiyacım vardı ve çok şükür Allahım onu bana nasib etti."  Sonra yine bir "Ama"
"Ama bunun böyle devam etmesini istemiyorum. Bu hamileliği önleyici şeylerden taktırsam anlaşılmaz değil mi?"
O gün olayı tam kavrayamamıştım ama kadının her "Ama"sıda nasıl irkildiğimi hatırlıyorum.
Sonra muhabbet kaynanaya, zorla kapanmasına kadar uzamıştı işte.

Aslında bu konuda bir şey yazmak istemiyordum ama nedense bu olay aklıma geldi birden, yazmak istedim.

Kimse demiyor ki herkes işini görsün kadın hamile kalsın ve paşa gönlü istemediği için karnındaki hücreyığınının geleceğini söküp atsın. Siz yapın yapın olan çocuğa olsun zihniyetine en içten küfürlerimi yolluyorum buradan.
Bazı şeylerin farkına varmak lazım, bilinçlenmek gibi, birilerine söz hakkı tanımak gibi. Burada anlatılanla benim bahsettiğim olayın kesiştiği yerlerin farkına varmak lazım.
Hiçkimse kürtaj kararını kolay bir şekilde vermez. Eroinle Dans diye bi kitap var bilen vardır belki. Kitabı pek sevmemiştim ama beni etkileyen tek bir yer vardı, oradaki bağımlı kızın karnındaki bebeği aldırdıktan sonraki durumu. O yüzden beleşe konuşmak kolay da bir de bunları da görmek lazım.

Daha çok şey yazmak istiyorum aslında da herkes bloglarda aynı konuyu görmekten yeterince sıkıldı zaten. Ki bizi dinleyen de olmadığı için çok da uğraşmaya gerek yok.
Bu konuda karşıt görüşte olan varsa lütfen yazmasın, normalde tartışmayı seven biriyim ama böyle konularda fazla sakin kalamıyorum. Bu seferki adanam da fazla acı oldu :) Teşekkürler, teşekkürler...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Her telden..

*Hani filmlerde olur ya adamı örümcek ısırır yılan sokar cin kaçar bir şey olur da kurban süpersonik güçlere sahip olur. Hah işte benim de başparmağıma ısırgan dikeni girdi. Bildiğin kıymık gibi girdi parmağma küçük kırmızı bi nokta var şimdi acaba ısırganmadam olur muyum? Parmak uçlarımdan ısırık dikenlerinin çıkmasını heyecanla bekliyorum.
Bu arada Sanctum izledik okulda çok değişik bi filmdi izleyin e mi.
*Sayısal derslerden yine cortlamış biri olaraktan üstüne bi de beden dersinde istemdışı olarak gördüğüm o intihar sebebi "götçatalı"ndan sonra beni yemekler tanrıçası 2 porsiyon iskender ve yerfıstıklı mikemmel çoko metro kendime zor getirdi.
Tanrıça diyince aklıma şey geldi bu ülkelerin de cinsiyeti varmış ehe. Bi kitapta japonya için she diyodu çokacayip.
*Bir de bu kürtaj meselesi için bi yazı mı yazsam diyeceğidim ama bu blog ciddi bi yazıyı kaldıramaz sanırım. Çünkü ciddi oldum mu bir adana kebap gibi ciddi olurum. Aşırı yüksek 'eq'umdan(yersen) mıdır nedir kesin birileriyle feci fikir ayrılığı yaşarım. Farklı fikirlere kapalı olduğumdan değil sadece çok hassas bi konu.
*Emeen neyse okul bitiyo laan! Daha şimdiden 20li yaşlar cilt bakımları, yok efenim günlük basit makyaj sırları, rahat spor topuklar kuul saç modelleri filan fıstık derin araştırmalar içerisindeyim. Tabi nolacağım belli yine dandik bi göz kalemi niveanın anında eriyen vişneli parlatıcısı ve hassas ayacıklarım nedeniyle klasik sporlar ve alakasız saçlarım ile şıklığa teğet geçip koşarak uzaklaşacağım. Ama belli de olmaz tabi bu işler yılmak yok! Yeey..
*Bi de söylemesem çatlarım sonunda kendime benzetebildiğim içime sinen bir holivud yıldızı buldum! Diane Kruger! Benziyo dediysem andırıyo tabi yüz tipi falan özellikle kaşları göz şekli(malesef rengi değil) hık demiş benden pıklamış. Ben o hatun kadar güzellik konusunda şanslı değilim tabi. Kami-sama ikimizi yaratırken bende eli kaymış malesef.
*Bi de evde yapabileceğim para getiren meslekler araştırıyorum. Zaten önüme çok istekli olduğum bi hedef de koymadığım için böyle olacağı belliydi. Bu gidişle sonsuza dek evde oturup nikah şekeri hazırlamak zorunda kalacağım >__< (Kötü düşün iyi olsun(benim şansım da böyle işliyor nabalım))
*Rüyalarımda büyük gelişmeler var artık darbeler falan olmaya başladı. Padişah mı ne geliyodu bizim eve adam saf bir şey dünyadan haberi yok. Bunu öldürmeye çalışıyolar ve tabi ki ultrauyanıkartıçakal ve süper yetenekli ben devreye girip bir şeyler yapmaya çalışıyordum ama yapabildim kurtardım mı adamı hatırlamıyorum. Bir ara annemin kılığına girmiş biriyle dövüşüyordum o çok acayipti be.

Şimdilik bu kadar saçmalık yeter. Saçmaladığımın farkında olduğum halde gecenin bu vakti hala niye yazıyorum bilmiyorum sanırım kafa dağıtıyorum.
Sonuna kadar okuyan varsa benden gazoz kapağı hediye. Ayrıcana Almeda da gitti oh canıma değsin

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Sülfamat esterlerinin sentezi ve asit katalizli hidroliz reaksiyon mekanizması

Tırstınız dimi len. Korkmayın yukarda ne yazdığı hakkında benim de bi fikrim yok hidroliz dedim karşıma çıktı denyo.
Benim diyeceğim ders çalışma taktikleri hakkındaydı. Birçok(!) araştırma ve denemenin ardından farkettim ki harbiden en etkili öğrenme metodu anlatarak anlama. Henüz ders çalışma şevki getirecek yöntemi keşfedemedim ama onu da bulunca Dünya genelinde bi basın toplantısı yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Gelelim etkili öğrenmemize! Evet anlatarak anlayaciiz.. Şöyle ki sizi dinleyecek bi nesnenin olması şart. Kardeşiniz olur(dayanabilirse), ev hayvanı olur balık gibi mesela (kedi köpek tarzı olursa ya uyur ya kaçar motivasyon düşer cık olmaz) olmadı peluş hayvan o da yoksa artık herhangi bir nesne.
Ben herhangi bir nesne kategorisinden bardağımı seçtim. Şöyle ki: Bak bardak, bu sülfamat esteri denen lavuk yapısına almış mı enseoikioyu? Heh yapısına da katmış mı sülfanomit sülfanonat esteri filan. Sonra organik düz zincirle bi dalmış bizim aminoasitlere.. Anlamadın mı? Bak şimdi bu....
Harbiden de böyle anlatınca ne dediğimi bilmesem bile biliyo gibi hissediyorum. İşe yarasa da yaramasa da güven geliyo en azından.
Neyse ben bardakla ders yapmaya gidiyorum~

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Maç izlemeyi bile beceremiyoruz

Herkes futbolla ilgili bir şeyler karalar da ben eksik kalır mıyım? Cevabı altyazı geçiyorum ve devam ediyorum; her zamanki gibi koltuk yakmalar silah atmalar kupa bizim hakkımızdı bilmem ne.. Taraftar ruhunu az çok anlayabiliyorum hani insan tuttuğu takımın kazanmasını ister elbet ben de biraz hüzünlendim açıkçası *yazarburadatuttuğutakımıdeşifreediyor* Bizim sınıf basketbolda karşı sınıfa yenilince duyduğum gibi bi üzüntü çocuğum ölmüş gibi davranmaya ne gerek var? Koyu gsli bi arkadaşa bu durumu danıştım ve cevap: Sen anlayamazsın. Anlayan var mı? Biri beni aydınlatsın.
Konsepte Aykırı'nda belirtilen kitle psikolojisi hakkındaki düşüncelerim bu yazıdakiyle benzer olduğu için ayrıca yazmama gerek yok, beceremiyorum da zaten. Maksat ufkunuz açılsın.
Hatırlıyorum da bundan birkaç yıl önce Trabzonsporun bilmemkimle bir maçı vardı. Arkadaşımın evinde izliyorduk. Gol attı galiba bunlar ve arkadaşımın babası tüfeği kaptığı gibi camdan havaya doğru sıkmaya başladı o__O Resmen travma lan. Severdim de Murat amcayı ama sağolsun hala korkuyorum ondan. Bi arkadaşımın babası da maç izlerken televizyonu vurmuş. Şaka gibi dimi? Değil malesef.
Bir de bu konu hakkında okunası şu yazıya da bir göz atmanızı isterim.

O değil de kardeşime doğumgünüsü için çi-madam almıştım beğenmedi lan. Bildiğin beğenmedi. Ben suluyorum şindi :'))
Bi de balerin topuzu yapmayı öğrendiydim evde tavuskuşu gibi geziyorum şimdi kafamı sallaya sallaya. Memleket kötü ondan benim bu halim. Kolum da çok pis ağrıyo.

11 Mayıs 2012 Cuma

Hayır yani suda yumurta haşlama da neymiş. Yağda yumurta neyime yetmemiş yahu. Yok sirkesiymiş girdabımış bilmem nesimiş. Neyine kızım senin mastırçeflere özenmek ha?!
Kalan tek yumurta da hiç uğruna gitti ya. Zaten yumurtayı pek sevmezdim ya neyse peeh..

Gece gece benim midem kalktı sizin de kalksın :3

6 Mayıs 2012 Pazar

Aaa evet, bir açıklama yapmak lazım şimdi değil mi? Gerçi tvlere yeterince konuşma yapmıştım ama burası eksik kalmasın.
Öhöm şimdi şöyle oluyor ki; 3 haneli binlerdeyim ama korkmayın ilk hanesi 1 :)))
Hiç çalışmadım süper puanım ayaklarına yatmayacağım hakettiğimi aldım zati. Neyse yea lysde bakıciiz.

Süpersonik bi çalışma tavsiyesi olan var mı? Öyle bi taktik olsun ki böyle 2 saatte her şeyi kapayım. Yok mu? Canın sağolsun.

15 Nisan 2012 Pazar

Canım korkunç bir şekilde araba yarışı oynamak istiyor. Nerden esti birden bilmiyorum. Bir de ananas istiyorum.
Hayır! İntegral çalışmam lazım!! En iyisi biraz uyuyim..

13 Nisan 2012 Cuma

Rüya tabirinden anlayan?

Burçlara da fallara da rüyalarda geleceği görmeye falan da pek inanmam ama şu aralar ciddi tırsışlardayım. Sınavdan önceki bikaç hafta rüyalarımda sürekli birileri ölüyordu ve her rüyam ayrı bi macera. Rüyalarımda bol ekşınlı film izledim resmen. Neyse sonra geçmişti de dün gece yine rüyamda biri ölüyordu. Öldüren ben değildim ama bi okulun önünde herkesin gözü önünde birini öldürdüğü için öldürülen bi kız vardı. Ben çıkıp bağırıyodum siz bu kafayla giderseniz böyle öldürmeler artacak falan.. Sonra bizim takımla gizli bir örgütü çökertmeye çalışıyorduk ama çökertemeden uyandım annem sağolsun.. Bi yerde de birini beyzbol sopasıyla bi güzel benzetiyordum yüzünü hatırlayabilsem keşke o kişinin.. Her neyse yok mu bu duruma bi çare? Masum insanların ölümlerine daha fazla sebep olmak istemiyorum :') Seçilmiş kişi falan mıyım acabağ? Hmm..

9 Nisan 2012 Pazartesi

Sanırım ben biraz gıcık biriyim

Dikkat! Bu bir iç dökmemsi yazısıdır. Kimse okumasa da olur zira feca saçmalamış olabilirim.
................
İnsanlarla daha iyi geçinebilen biri olmayı isterdim. Artık inadımdan mıdır hırslı biri olmamdan mıdır ne boksa artık bir şeyler benim iletişimimi kesiyo başlattığım anda. Yani o kadar süpersonik bi saçmalık ki en konuşkan insan yanındayken sus pus olur başkası gelir anında muhabbet döner falan ve konuştukları şey seninle alakasızdır yine kalırsın mal gibi. Tam ağzını açıp binbir zorlukla muhabbete katacak bir şey bulmuşsundur ve onu söyleyeceksindir muhabbet bambaşka bi yere döner ve gene kalırsın. Ne karın ağrısısın sen ya.
İnsanlarla muhabbet etmeyi pek beceremediğim için bazen onları kırabiliyorum. Bazen şaka olarak söylediğim bir şey bi anda kavga sebebi olabiliyor. Özellikle yıllarca tanıdığım samimi arkadaşlarımda bi tane bile "hiç küsmediğim" biri yok. "Küsmek" kelimesi çok çocukça gelebiliyo ama iki taraf da inat olunca barışmak zor. Hatalı olduğumu kabullenmişsem beelki alttan alırım ama kesinlikle haklı olduğumu düşünüyosam işler değişir.
Yine bugün de sıra arkadaşımla tartıştım biraz. Çok büyük bir şey değildi aslında ama alındığımı belli etmemek için çok uğraştım çok alıngan biriyim belli edince de "Amaan buna mı alındın ya ne safsın" oluyo ve pek de kuul bi durum değil hani. Olay şöyle ki: Benim aylar önce bir arkadaştan ladesle kazandığım kahveler vardı. Kaybeden 3 kişiye kahve alacaktı işte bugün de insan olası(!) gelmiş kahvelerin parasını verdi falan. Arkadaşıma "Çokolar da senden artık kahveleri ben hallettim" dedim. Ben niye ısmarlıyorum bi kere de sen ısmarladan başladı tartışma sen bana ne zaman ısmarladın bi şeyi de karşılıksız yap falan filan bi ara ağzımdan "Benim sana tl yükletirken her seferinde marketteki adama verdiğim 1 liralardan say" kaçtı ama neyseki sınıftan saçma bi ses yükseldi arkadaş duyamadı ben de tekrarlamadım ve küsüştük. Bi sonraki ders barıştık tabi de o söylediğime acayip taktım şu an. Her şeyi karşılıklı mı yapıyorum? Evet gibi de değil gibi de. Sanırım sevdiğim  veya sevmediğim kişiye göre değişiyo. Bugün ilk 2 ders mat ve geo yazılıları vardı; sınavda hiç bir şey yapamadım ve önümdekiler kopya vermedi onu geçtim "bari kolunu çekseydin keşke biraz bakabilirdim" dedim ve kopya vermediği için bi dövmediğim kalmışmış. Bi gün işi düştüğünde yapmayı planlamıyorum açıkçası. O bana kopya vermek zorunda değildi tabi ama yine de gıcık oldum bi kere benden uzak dursun. Arkamdakiler de ne inekler ne kopya veriyolar üstüne bitanesi bana hafif gıcık sürekli bi laf atma çabaları.. neyse onu anlatmak için baya zaman gerek ya neyse işte ona hiiç yardım etmem. Birkaç kişi bloguna yazmış karşılıksız yaptıkları iyilikleri ama iş bitince iyilik yaptıklarından yüz bulamadıklarını falan. Ben de öyle karşılıksız herkese iyilik yapabilen melek gibi biri olmak isterdim. Ama olmuyo işte gıcık oldum o kıza bi kere..
Sanırım bu tip kişiler genelde bi şey isteyecekleri zaman yanıma geldikleri için(belki de başka şans tanımıyorum onlara.. neyse) bu kadar atarlı davranıyorum.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Yine ve de yeniden

Bokum-pardon- lokum gibi geçen bi sınavın ardından(o Türkçe neydi öyle) yeniden merhaba(matı yetiştiremedim). Bu yazımda sizlere(sosyalden 5 yanlış oha) yeniden izlemeyi planladığım animeleri(fen yaptım gene bikaç dene) listeleyeceğim. Tamam zevzekliği kesip ciddileşiyorum. Öhöhöm.
Her şey DN mangası okurken animesini izleyeli epey zaman geçtiğini ve biçok ayrıntıyı unuttuğumu farketmemle başladı. Sonra oturdum Claymore ve Death Note'u indirdim. Şuan Ergo Proxy ve Gantz da iniyor. Onlar bitince Fma, Fma2 ve Seirei no Moribito da izleyeceğim işalla. Yaza da Sailor Moon izlicem nabeer. Özledim lan, bazıları hala sm mi izliyon ıyh ezik yapsa da eski bölümlere baktıkça hala Usagi'nin salaklıklarına gülebildiğim için bence yeniden izlenmeyi hakediyor.
Hazır sınav da geçtiğine göre şu ayı yarı dinlenme ayı ilan edip yeniden izleme işini bi an önce bitireyim diyorum. Şimdi gidip ygs kitaplarını yakabilirim <3

28 Mart 2012 Çarşamba

Korkunç bir anime açlığı çekiyorum!
Son 2 haftadır okulda her gün film izlememe rağmen özlemim gitmiyor. En son Mushishi adlı harika animeyi izlememden bu yana hiç anime izleyemedim. Onu da Mart'ın 11inde mi ne bitirmişim..
Sınavdan hemen sonra acilen kısa bişeyler izlemem lazım. Şu Another mıydı neydi bittiyse onu mu indirsem napsam?
He bi de akşam 20th century boys okumaya başladım. Mistik psikolojik çokoş bi manga. Okumayanı dövüyolarmış öyle diyim.
Bi daha da önceden izlemeden okula film götürmeme kararı aldım. Şöyle ki sınıfta 2 kız 7 erkek olduğunuzu düşünün. Sonra Senden Önce tarzı romantik isimli bi filmi açın. Sonra filmin başından itibaren yiyişme muhabbetleri dönsün. Ertesi sabah kalktığında da kız yanında mıçı açık bi adamla uyansın. Devamında noluyo izleyemedik tabi. 2 kız birleşip filmi kapattırdık tabi ve erkekler aldı filmi sonra izleyeceklermiş.. Onlar izin alıp okuldan gidince izleyecektik aslında asdf neyse.
Ertesi günü temkinli bi şekilde sınıfta sadece 2miz varken arkadaşla Kaybedenler Kulübü'nü izledik ve iyi ki de temkinli olmuşuz.
Neyse sınava az kaldı ya. Pirinç okutabileceğim iyi bi yer bilen var mı?

11 Mart 2012 Pazar

Bu ara yabancı modeller reklamlarda programlarda falan pek bir göze batmaya başladı yahu. Hele Beyaz her hafta bi model çıkarıyor artık. İlk kim başlattı ciddi merak içerisindeyim.
Bir de bi oyundan bahsedecektim: Japanese Hardest Mario diye buldum internette. Bizimkiler "Japon Mario" dese de pek uygun bulmuyorum bunu bi kere Mario zaten Japon hayret bişi. Neko Mario demeyi seviyorum. Oyunu normal Mario'dan ayıran şeyin nolduğunu oynayınca kendiniz göreceksiniz zaten.
Bi de şarkı paylaşmak istiyorum ama videolar fizy falan açılmadığı(daha doğrusu açtığımda pc reset attığı) için ismini söylemek istiyorum açın kendiniz dinleyin hayret bişi: The Cranberries-Zombie
Ha bi de sınavla alakası "barajı geçsem yeter" olduğu halde "ünide ne giyeceğim ben yaa" derdine düşen arkadaşlarımı buradan kocaman mwahlıyorum. Hayat sizinle güzel.

Melaba.

Melabax2.
Felaket tellallığıcılığı: Sınava 3 hafta kaldı.
Eksik konu sayısı: Hepsi
Buradaki içler ve dışlardan da gördüğünüz üzere sçmış durumdayım.
Yetişir mi bilmiyorum artık Sçtın Mavisini bol bol görürüm heralde.
Geçen sene çalışmayanlarla dalga geçiyordum şimdi aynı şeyin bana yapılmasından korkuyorum. Ayrıcana çalışan ygs adayları litfen rakipler zorlu diye kasmayın benim gibilerden bisürü var raat olun e mi.( rakip azaltma çabaları)
Bi yandan da okulun bitmesine çok az kaldı laaan! Ünili olucam eho eho. Bi de Bahçeşehir Psikoloji kazanıyomuşum allam hayali bile krem karamel gibi titretiyor.
Kediler gününü de kutlayamadım ama olsun geçmiş kediler gününüz kutlu olsun.
Sırf sınavda soruları hızlı okuyayım diye kitap okumaya başlayanlara da kafam girsin. Ya da kitap girsin farketmez.
Her hafta düzenli olarak hasta olmaya başladım sınav günü de hasta olursam bulaştıran kişinin ağzını burnunu dağıtacağım <3 Zaten hassas masum cici bici ufacık bişeyim bi de üstüme üstüme gelmeyin ama yeaa..
He bi de bi arkadaş bana "Sen Caroline'e benziyosun" dedi. "Hadi lan ordan dalga geçme" "Valla andırıyosun baya" dedi. Mutlu oldum. Keşke benzesem...
Neyse ya yine saçmaladım. Ne zamandır net yüzü görmemiştim bloglara atılayım azıcık~

7 Şubat 2012 Salı

Ne zamandır yazmak istiyorum ama üşengeçlikten midir kaçıştan mıdır nedir elim varmadı bi türlü.
Rahat rahat yazıp içimi dökmek istiyorum bi yandan ama ben yazarak içini dökebilen değilmişim anladım bunu en sonunda. Konuşarak da dökebilen değilmişim. Ben ne cins bi insanmışım nalet olsun ya. Neyse buraya çemkirmeye değil çok süper bişi yapmak için geldim.
Şaka şaka benim yapacağım şeyden nasıl hayır beklersiniz yahu. Benim yerime başkaları yapıvermiş Vagabond adlı süper mangayı.
Miyamoto Musashi hakkında kurmaca bi manga. Inoue Takehiko'yu bilirsiniz. Onu bilmeseniz de Slam Dunk'ı kesin bilirsiniz. Bilmeyen varsa ya X'e doğru gitsin ya da ANN'e seçim sizin.
Anime kıtlığı yüzünden mangaya sardım kendimi önce Cat Street sonra Vagabond çokiyi geldi valla. Vagabond da bi an önce devam etse iyi olacak aslında, duyumlarıma göre ne bitmiş ne de devam etmekte; tıkanmış yani kısaca ühü.
Hıı bi de One Outs diye süpersonik bişi çıkarmışlar bi bak bence. Bi ara favori animelerimi yazsam mı napsam m.a.l.deki favlist aşırı yetersiz yahu.
Neyse buzdolabını kurcaliyim ben azıcık.

.

25 Ocak 2012 Çarşamba

Sıradan tatil gününe renklendirici katan öğeler

Mesela erken kalkmak. Erken dediysek 7de kalkın demedik tabi mesela 12-1 gibi uyanmak yerine 9.30 gibi kalkmak bence büyük aksiyon. Kalan zamanınızda da meditasyon falan yapın kendinizce, gerinin falan. Bütün gün lokum gibi oluyosunuz, tansiyon arttırıcı bi olay olmadıkça tabi.
Gece yatmadan önce düşüncelere dalmak da renk katıyo bence. İnsanın aklına neler geliyo. Mesela bi anda aklıma ne kadar alakasız gen varsa beni bulmuş olduğu gelmişti.(Mantıklı şeyler düşüneceğinizi garanti etmiyorum tabi ki) Kardeşime bakıyorum ne kadar farklıyız o ne kadar sevimliyse ben o kadar kartım. Bu mudur yani adalet ühü ühü.. Olumsuzlukların doluşmasına meyilli bi düşünce sisteminiz varsa ve olumsuz bi konuyu düşünmeye başladıysanız derhal çiçek böcek düşünün yoksa çok geç olabilir.
Bir diğer konu da yemek yapmak. Bugün yemek yapmaya çalıştım dinamiti buldum mesela. Yakında atom bombası bile yapabilirim inanırsam olur bence.
Sonra artık hobilerinizden birini yapmak veya yeni bir şey öğrenmek veya ip atlamak..
Hıı bi de yeni eğlence çıkardım kendi kendime:Zen Deneyler

Bu arada sevgili lahanacini yorum atmışsın ama gözükmüyo blogda >__< Hesabını mı ne aktive etmek gerekiyormuş sanırım bi sürü zart zurt bilgin olsun diye şeettim ve teşekkür ettim :3

21 Ocak 2012 Cumartesi

-Heey Big bugün çıkıyo muyuz?

-Gelemem çok işim var.
-Ne işi?
-Hayal kurmam lazım.

20 Ocak 2012 Cuma

Yanlış anlaşılmalar üzerine..

Hani olur ya birini eleştirirsin böyle, sonra söylediklerine bakarsın ki neredeyse kendini anlatmışsın, şeklindeki bi girişten sonra izninizle sucuklu tostuma yumulayım biraz.
Ne diyorduk? Hah şimdi şöyle bir şey var; mesela ben bi bok bilmediği halde her şeyi biliyormuş havasındaki tatlı su monşerlerine kılımdır. Bi yandan da ben de öyleyim, doğruluğundan kesin emin olduğum konularda diyeyim, mesela işte "Şangay'ın nüfusu Tokyo'dan daha fazla" derim biri çıkıp der ki "olur mu öyle şey hıyar tabi ki Tokyo daha fazla" bi anda inat damarım kabarır "Görürsün bak benimki doğru çıkacak" derim ve doğrusunu öğrenmeden uyuyamam mutlaka araştırırım. Tokyo'nun Şangay'a açık ara fark attığını görünce de göt olur otururum, kapıştığım kişiye de durumu bildiririm. Ha ben haklıysam da gider "nooldu morruk" şeklinde selam veririm, şaka tabi ki kibar biriyim ben ehu ehu.
Geçen sosyoloji sınavında hoca kopya çektiğimizi ispatlamak için öbür sıraların fotoğraflarını çekerken arkamı dönüp ve arkadaşın kağıdına saliselik bi göz gezdirdikten sonra aramızda şöyle bi dialog oluşuverdi:
-Şu sorunun cevabı genel müdür olacak!
-Ama Şeyda da böyle yapmıış...
-Ona da söyle kızım olur mu hiç öyle.
-Ya ama bak burda sporcu diyo başkan diyoo..(nedir bu kabullenememe durumu hayret bişi)
-Ya kızım insanlar seni öğrenci olarak biliyo abla olarak değil bu da öyle işte genel müdür olarak biliniyo ayhh!
-E tamam işte o da anne olarak biliniyo belkiii..
-Ya soruyu doğru düzgün okusana senden tam olarak ne istiyo acaba!?(karakterimizin sesi burada oldukça yükselmekte)
-Aman dön önüne bee 2 şey biliyon diye hava atma!
Buradaki bahsi geçen soru anahtar statü müydü anahtar rol müydü tam hatırlamıyorum da anahtarlı bir şeyi istiyordu bizden. Neyse bilgimi başkasına aktarmak isterken yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. Çünkü ordaki amacım kesinlikle ezmek değildi. Ezemem de zaten diğer soruların çoğunu kitaptan bakmıştım çünkünüm. Siz de çevrenizdekilere bi şans verin bence eleştirmeden önce(kafiyeye gel), diyorum ben. Ayrıcana sınavdan da 100 aldım nabeer?

17 Ocak 2012 Salı

Şimdi kar falan yağsa hani ama soğuk olmasa böyle. Dışarı çıktığım anda montun dışında kalan bölgeler botoksa uğramasa. Negzel olurdu dimi?
Adam gibi yağdığın da yok sevgili kar. Vejeteryan yemeğin üzerine serpilen alakasız tuz gibisin, serpilsen bile alakasızsın. Yükseklere yağıyosun soğuğun bize geliyo. Çok pis bozuşuruz olom! Kabız gibi ne o öyle!
Gergin adamlıktan kurtulmak için intergalactic'in sakurasını deneyeyim dedim onu bile beceremedim! Turna kuşunu bile doğru düzgün yapamazken; hatta kağıdı düzgün kesmeyi bile beceremezken böyle bi işe girişmemeliydim. Kağıttan halı duvar falan yapmayı başarınca çabuk gaza geldim sanırım. Böyle değildim lan ben.. ühühü...
Gidip çay koyayım bari.

Ha bi de şeyi denediydim geçen gün, tuttuğum bakkal defteri çakması günlüğüme beni mutlu eden şeylerin ufak bi listesini yaptım, bi de daha gerçekçi bi yeni yıl planı. İnsan rahatlıyo cidden lan deneyin bence. Birazdan söylemek isteyip içimde kalan şeyleri yazıcam sonra yok edicem, bakalım rahatlatacak mı?

14 Ocak 2012 Cumartesi

Sıkıntı üzerine bir deneme

Sınavlar var, internet yok, telefon yok o yok bu yok derken net bulunca aldım sazı elime ve başlıyorum:

Şimdi yeni yıla girdik falan, çok da coşkulu geçmedi yine ailemle bizbize kutladık. Baktım millet şunu yapıcam bunu yapıcam yazmış; ben de benim neyim eksik diyerek yaklaşık 50 maddelik bi liste yaptım kendimce, sonra durdum bi düşündüm napıyorum ben allaaşkına yea diyerek yırtıp attım. Hangi listeyi tamamladım hangi hesabım birebir oldu ki sanki? Kabullendim artık listelere alerjim olduğu gerçeğini.
Geçen odamı toplarken farkettim ki odanın içi antikalarla dolu. Eski bi fotoğraf makinası, abaküs, kaset falan var hala evde. Bi antikacıya satsam mı acabağ?
Sınavlara açlışmak yerine anime izlemeye monkey island oynamaya başladım. 5 anime bitti oyun da bitmek üzere bakalım nolacak
Başladğım bütün romanları yarım bıraktım yazın okiicam yeaa diyorum ama pek sanmyorum.
Seneye üniye gittiğimde keman kursuna yazılmak istiyorum fiyatları uygun bi yer bilen varsa söylesin İstanbul'da tabii kiii~
Şimdilik bu kadar.