Sayfalar

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Ekmek mi? İnsan mı?

Geçenlerde Prof. Dr. Üstün Dökmen'in Küçük Şeyler adlı kitabında ekmeğe verdiğimiz değeri insana vermediğimizi belirtmişti. O yazıyı okuduktan sonra iyicene bi düşündüm; adam haklı lan!
Cuma günü yemekhanede tıkınırken önümde oturan arkadaşım ekmeğini kağıdıyla beraber yiyor idi. Ben de uyardım ve aldığım tepki "Kağıdı ekmekten çıkarmak günah kızım üstünde kırıntılar var çöpe atıyosun yersen ölmezsin ya.." Buraya kadar güzel. "E tepsiye de bi sürü kırıntılar dökülmüş onları da döküyosuun?" Aldığım cevap: "Onları yiyenler de var kızııım.." Eee? Önündeki dolu dolu tabakları gösterdim "Bunları niye yemedin bunlar da nimet değil mi?" Gıcığım biliyorum ama aldığım tepki daha gıcık: "Çok doydum kızım hem onlarla ekmek bir mi?" Hadi canııım... Ben kendimi tuttum ve dedim ki "Az önce bağırdığın çocuğa niye ekmeğe davrandığın kadar saygılı davranmadın?" "Ya kızım salak mısın insan nimet mi?!"
Biz yeri geldiğinde, Üstün hocamızın da bahsettiği gibi, ekmeğe pek değer veririz; hatta yere düşünce alırız öperiz, başımıza koyar taklalar atarız sonra gider ekmeği düşüren çocuğa 2 tane çakarız. Tabi demiyorum ki ekmeği atın yere bir şey olmaz ya da yere düşen birini alın öpün kafanıza koyun. Sadece soruyorum niye insana değer verilmiyor? Herkes kendi doğrularıyla başkasının canını yakmayı çok seviyor?
Bir şey savunma derdinde değilim, sadece soruyorum. Kimlerden güzel yanıtlar gelir acabaa? Blogumu okuyan zaten bi gıdım kişi ben bunu birkaç kişiye daha sorayım bakalım bakalım :D Deli diye kovalarlar heralde eheh.
İnsan felsefe dersinde 22-bilemedin 18 falan- kişilik dersi dinleme ve düşünmek zorunda olduğu için arada bi böyle yazılar görmeniz normal. Sıkmayın canınızı e mi?
Alın size pumpkin bread~

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Satoshi Kon sen ne süper adamsın!

Satoshi Kon'u bilmeyeniniz yoktur heralde? Bilmeyenleri şuraya veya şuraya gönderelim bilenlerle devam edelim.
Sınavlarımız şu aralar çok yoğun olduğundan anime izlemeye pek vakit olmuyo malumunuz. Yok be çalışan kısım ben değilim kardeşim, animeleri beraber izlediğimiz için onun yüzünden ben de izleyemiyorum; kendim izlediğim animeleri de izleyemiyorum çünkümüne ders anlattırıyor bana yine vakit yok. Kendime kalan kısmı da başka şeylere ayırıyorum genelde.
Bu sıkışıklığın arasında uzun anime izlemek zorlaşıyor haliyle ben de ya kısa serilere ya da anime filmlerine yöneliyorum ve başlıktan da anlayacağınız gibi Satoshi Koncu takılıyorum bu aralar.
İlk izlediğim filmi Perfect Blue idi. Çok da bayılmamıştım ama izlerken bayağı gerilmiştim. Sonrasında Paprika'yı izledim ve bunda kelimenin tam anlamıyla bayıldım, çok sevdim, çok beğendim! Hatta işi biraz abartıp kendimi Paprikaya benzetmeye başladım. Benziyorum ama dimi? Bi saçları kızıla boyamak kaldı yani o dereceyiz.
Sonra sırasıyla Milennium Actress ve Tokyo Godfathers'ı izledim; Milennium Actress çok güzeldi Tokyo Godfathers çok eğlenceliydi. Sırada Memories var eminim o da çok güzeldir :3
Şimdi Satoshi izliyorsun da Miyazaki'yi de izle diyenler için söyleyeyim merak etmeyin kuzucuklarım Miyazaki'nin bütün filmlerini izledim zaten :3 Hepsini de ayrı ayrı severim.
Sıra başka filmler bulmakta, bakalım bakalım neler varmış?
Kapanışı da Paprika-Mediational Field ile yapalım~ Çok seviyorum bu ost i *-*

27 Mayıs 2011 Cuma

Benim neden yukatam yok eneee!

Yolun Neresindeyim bloguna arada bi bakıyodum ama izlemeyi nedense akıl edememişim. Kısmet çekilişeymiş kazanana yukata veriliyormuş~ Yukatanın tipi pek benlik değil açıkçası şöyle Enma Ai'nin kimonosu gibi bir şey olsa ya da beyaz çiçekli mavi yukatalardan falan olsun gelsin canımı yesin. Sevimli biri olmadığımı biliyorum ve bu yüzden bu tuzağa da düşmeyeceğim taam mı! Diyemeyeceğim malesef o yukatayı istemiyor değilim hee, mezuniyette falan bi yukatayla ortalıkta dolaşacağım zaten :D
Bi de şu online alışveriş işini halledebileydim iyidi. Teknolojide neyse de kozmetik için kandıramıyorum bizimkileri ühü ühü.. Bi parfüm bile alamıyorum Avon'un buram buram alkol kokan parfümlerine kalmışım.. Çok acıklı Q__Q Bu taşrada ihtiyacım olan şeyleri bulamıyorum kiii!..
Toplaşın bana bi kimono alın taam mı? Doğum günüme de ne kaldı şurada *-* 3 ay ya kaldı ya kalmadı *ehe* Olmadı Paprika'nın kıyafetlerini hediye edin bir de sprey boya bulun cosplay yapacağım çok özendim <3

Şeytanın sevdiği 138 kelime!

Bu ara en popüler saçmalık olan 22 Ağustos meselesini biliyorsunuz. Bilmeyen varsa ya derhal öğrensin ya da sağ üst köşede duran X işaretine "tık" yapıp burayı terketsin <3 Konumuza dönelim: bu yasağın malum kelimelerle sağlanacağını da biliyordunuz tabi~ Bu kelimelerin son şeklini görünce görünce ağzım yetmedi artık vücudumdaki bütün organlarımla güldüm resmen."Porno için değer mi lan nihahahohayt!" diyen gençlerimizi bile düşündürecek bi durum. Çok merak edenler için buraya bi tık.
Gençlerimiz çocuklarımız porno izlemesin, daha sağlıklı bir dünyada yaşasınlar diye sivrilik edip İngilizce arama yapacakları, hatta Türkçe'yi katledenleri bile düşünüp hazırlamışlar! Gözlerim yaşardı!!!
Ama heeppsini geçtim arada sırıtan sözcüklerin mantığını hala anlamadım? Şimdi mesela free diyince insanın aklına nasıl fesat bir şey gelebilir? Çok temiz kalpli olduğumdan mıdır nedir ben hala kelimenin kendi manasında bir cinsellik bulamadım?
Sözümü tuttum mu tutamadım mı emin değilim ama içinizi karartmak için değil(tamam belki biraz) gülün eğlenin mutluluk gözyaşları dökün diye yazdım. Bi sonraki yazımda ofurdayıp pofurdayabilirim haberiniz ola.
Auf Wiedersehen! -Çok havalı lan!-

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Re-reklam!

Artık okullar bitse de rahaat bi nefes alabilsek. Sınavlar ayrı sıkıcı, okullar ayrı sıkıcı. Karneyi biliyoruz zaten bi heyecanı kalmadı onun da. Seneye falan da sınav var ne uzun iş arkadaş. Bir de her sabah serviste aynı şarkıları dinlemek zorunda kalıyorum. Hayır güzel bir şeyler çalsa neyse o da yok! Hele Orçun denen bi lavuğun romantik serrrserinimm diye öttüğü şarkıya dayanmak çok zor, çok çok zor! Kabuslarıma konu olmuş sözlerinden arattım da buldum adamın adını merakımı bastırıp bakmasaydım keşke. Keşkee! Yukarıdaki başlığın ilham kaynağı ise  o sözü diyen ablacığımız. O kelimeden sonra gelen reklamlar resmen beni rahatlatıyor da ondan! Neyse ya amaaan bitiyo bitiyo~
Okul bitiyo yaz geliyo da şöyle bir durum da var; insanlar kokuyor! Daha da kötüsü iğrenç kokuyor! Yaa yaa.. Artık deodorant fiyatlarını mı düşürürsünüüz yardım kampanyalarıyla herkese bedava roll-on mu verirsiniz bilemeyeceğim ama bu soruna kolonyalı mendillerle çözüm bulunamayacağı belli bir şey. Zaten beni araba tutuyor, burnum da hassastır malesef, insanlar da kokuşuk kokuşuk doluşunca etrafıma gelmeyin keyfime!
Bir sorun da öğretmenlerin tripleri. En saçma derslerin öğretmenlerinin vücutlarının sandalyenin yumuşak kısmına değen bölgelerine ağırlık bağlayalım ki kaldıramasınlar. Ders falan da işlemiyorsunuz bari soruları söyleyin! Olmadı sınavda nereden çıkacak onu söyleyin be >__< Önemli derslerin hocaları da pek farklı değil zaten işlemediği halde işlediğini iddaa ettiği kitapta bile yazmayan şeyleri sınavda soranlara ben hiiiç bir şey demiyorum artık kardeşim, okul bitiyo zaten son hafta polemiğe giremem olan bize oluyor -__-*
Amma konudan konuya atladım len *eheh* Ama dikkat ettiyseniz hepsi kıyıdan köşeden okulla alakalı. O kadar bıkmışım yani... Bitse de kurtulsam-bu sözü kaç defa dedim sayabilen?- Yazdım rahatladım *eheh* Bir sonraki yazımda offlayıp pufflamayacağım söz! Jaa ne~

15 Mayıs 2011 Pazar

Unuttum mu ki acabağ?

Farkındayım ne zamandır bir şey yazmıyorum bloga. Şu an bile yazasım yok da maksat iş yapmış olmak. Anlık hevesmiş cidden sıkılıverdim hemen. Gerçi şu ara hiç bir şey yapasım yok belki o yüzden boşlamışımdır belli de olmaz. Havaların kapalılığına vurmak istiyorum olmuyor, ergenliğime vurasım geliyor kendimden korkuyorum o an.
Herhalde gelecek telaşı sardı beni de. Nereye baksam herkes ofluyo lan insan böyle ortamda nasıl gülücükler saçsın? Ne güzel karar vermiştim yeni bir şeyler çıkıyor ortaya. Onu geçtim dersleri de boşladım kaç tane 1im var nasıl toparlayacağım hiiç bilmiyorum. Son anda götü tutuşup kitabın kapağına sarılanlardan da değilim ki, daha da kötü oluyor.
Bunlar bi tarafa internet sansürü de geliyor. Yok efenim kendiniz kandırmayın; bildiğin sansür. Olaya sadece "Porno izleyen sapıklar cezasını çekecek nihahahohahoyt" şeklinde bakmayınız lütfeniniz. Özgürlük kısıtlamasını da geçtim, zaten 200den fazla yasaklı site var ülkemizde. Ama DNS ayarlarıyla falan girebiliyorduk. Şimdi onu da yapamayacağız, yaparsak suç işlemiş olacağız! Tabi bizim ülkemizde anca bıçak kemiğe dayanınca uyanma oluyor ki Facebook falan da kapansın da bazılarının da akılları başlarına gelsin; netimiz kuşa dönmesin.
Haberlerde mitinglerdeki binlerce insanı görünce koltuklarım kabardı kendimi orda gibi hissettim resmen. Normalde uğraşmam böyle şeylerle, Ryuku takılıyorum biraz eveeet~ Ama bu başka kardeşim! Yürüyün aslanlarım! -Burda miting nerdeee.. tek başıma çıkıp bağıracağım o olacak-
Bi sonraki yazı bir kaç ay sonra da gelebilir yarın da belli olmaz. Beklemede kalın canlarım. Baaay!

3 Mayıs 2011 Salı

Origaminin Faydaları

2. dönem geldi geleli benim dersler iyicene cıvıdı artık derste sıkılmayı geçtim derste kitap okumak, uyumak, öndekinin sırtına kelebek çizmek, diğer sıralara kağıt atmaj vb. zıvırtozlar da sıkıcı gelmeye başladı. Bana derste beni acayip eğlendirecek bir şey bulun lan. Bulamazsam şu aşağıdakini yapmayı deneyeceğim sonra bütün gün onunla oynayıp mal gibi zevk alacağım bundan.
Kağıttan kurbağa yapmayı öğrendiğimde de olmuştu bu bütün gün yaptığım kurbaaları zıplatıp durmuştum. Sonra nasıl mı durdum? Nasıl olacak gören geldi oynamaya başladı, 'bana da yapsanaaa'lar başladı -ilkokulda mıyız lan?- haliyle sıkıldım ve de bıraktım.
İstesem origaminin tarihinden girer kağıt fabrikalarından devam edip olayı küresel ısınmaya kadar çekebilirim ama istemediğim için rahat olun. Halim yok zaten blogu da unutmuşum neredeyse meğer gerçekten de anlık hevesmiş *böhühü*
Bu kadar duygu patlaması yeter dostlar zevkli şekerden bir şey buldum izleyin gözünüz tatlansın:
Bi de şu var abisini: