Sayfalar

29 Nisan 2011 Cuma

28 Nisan 2011 Perşembe

İnsan mısın sen?


Rüyasında insan olduğunu gören bir kelebek miyim? Ya da odamın içine bir kelebek mi girdi? Ne işin var oğlum burda. Kışt hadi kışt.
Sms'im bitti zaten mutsuzum umutsuzum. Kendimi elmaya vermişim, karnım da ağrıyo. Bir de salak insanlarla uğraşmak zorunda kalıyorum. Bir insan kendini niye sorgulamaz ki? Niye hatayı hep başkalarında arar? Nedir bu ego nedir bu.. ııı.. şey.. ıımm.. o yea!
Arkadaşın teki içini dökmüştü(!) geçenlerde. Dert anlatmak da değil aslında küs olduğu insanı aşağılayarak kendisinin madur olduğu bir hikaye anlattı. Başta yedik aslında da sonra düşündüm şimdi şikayet ettiği varlığı dinlesek o da tam tersi bir hikaye anlatacak. Ve hikayenin teması aslında - evet, bildiniz!- kız/erkek meseleleri <3 Aşık olmuş denyolar. 1 hafta sonra terk edecekleri günde 3 kız idare eden biri için mahalle karıları gibi saldıracaklar birbirlerine hohohoyt. Aslında izlemesi zevkli oluyo lan hadi dalın birbirinize *-* Ben de profilimde yazdığı gibi yükseklerden bir yerden çekirdek çıtlatarak izleyeceğim sizi ve zevk alacağım bundan, evet!
Aşk bu kadar basit bir şey mi? Ben cevabı bilmiyorum beyim bilir :P de gerçekten o kadar basit mi ki? Yandaki kahve gibi içiyosun böyle sonra bitiyor mu? Arkadaşlar konuşurken azıcık kulak misafiri oldum-ayy biliyorum çok ayııp ama napiiim da-ya-na-ma-dım! neyse konumuza dönelim..- biri 2 kız birden idare eden bir çocuğun dramını anlatırken arkadan biri sözünü kesiyor ve diyor ki:"Delikanlı çocukmuş!" yek yea.. sie lan ordan o.O" Bir de bunları adamdan sayıyorlarmış meğer! Çağın gerisinde kalmışım resmen o şet.
Tabi kimseye demiyorum kimseyle çıkmayın, evde oturun örgü örün, kadın programları izleyin ve İzdivaç'taki adayları gözden geçirin. Ama en azından bokunu çıkarmayın :D Kavak Yelleri gibi herkes birbirinin eskisi olmasın lan, ayıp lan.
Neyse bu kadar nasihat yeter, içimi döktüm rahatladım eheh. Bir sonrakinde tekrar fok balıklarının yalnızlığı hakkında konuşacağız bizden ayrılmayın, baay!

26 Nisan 2011 Salı

.

Bir elimde tuzlu çubuğum diğer elimde kahvem, önümde test kitaplarını açmışım dizi niyetine Ekol Hoca'nın dizilerini izliyorum. Biliyorum son güne bıraktım ve acınacak haldeyim. Zaten kafam da basmıyor bıraktım gitti abey.

Papatyalardan taç yapma zamanı gelmiş!

Gelmiş lan gelmiş! Hatta bugün okulun bahçesinden yolduğumuz -bahçede de ottan çiçekten bol bi bok yok zaten- papatyalardan taç falan yaptık; hatta kafamıza taktık foto çektik dolandık falan, millete çiçek dağıttım "Ayy ne şekeer" dediler ama sonra çiçekleri naptılar bilmem.
Ağaçlar da boş durmamış tabi kiraz ağaçları falan çiçek almış 1-2 dal yoldum soktum bir bardağa duruyorlar şu an kaktüslerimin yanında uslu uslu :3
Bİ DE ERİKLER ÇIKABİLSE!! Şöyle tuzlu tuzluu.. Canınız çekti demi? *tehehe* -"Ben erik sevmem kii" diye artizlik yapanlara uçarım haa u.u Sevin, sevdirin anacım-
*Şlap şlup*
Kapanışı da sınıftaki F----- ve O------ adlı arkadaşlarımın yazdığı şiirle yapmak istiyorum. -Sansürün sebebi isim vermek istememeleri küfür yok rahat olun asdsfgh-

FOKUR FOKUR FOK BALIKLARI
 Evrende bir yıldız
Elimde var kupa kız
Napsak bilemiyoruz
Fok balıkları çok yalnız

Kahvaltı olmaz çaysız
Tavla oynanmaz zarsız
Japonya sular altında
Fok balıkları çok yalnız

Bara girilmez damsız
Eve girdi hırsız
İboyu da vurdular
Fok balıkları çok yalnız

Sokaklar artık ıssız
Yine kaldık kızsız
Kaderimse çekerim (o ne demek lan)
Fok balıkları çok yalnız  

Çok kullanırsan cımbız
Kalırsız ortada kılsız
Sonuç olarak
Fok balıkları çok yalnız *şak şak şak*
Not:Bu şiir fok balıklarının yalnızlığına dikkat çekmek için yazılmıştır. 

25 Nisan 2011 Pazartesi

Faces in places!

Eğlenceli şeyler bulacağım diye olmadık yerlere daldım hep. Merak de çok acayip bir şey bazen işe yarıyor bazen azına ediyo resmen lan. Neyse ki bu sefer işe yaradı ha çok cici şeyler buldum :3
Şimdik bakmak var görmek var tamam mı önce bunu idrak etmeli. Sonra normal nesnelere insancıl bi şekilde sokuluyoruz. Önce bakıyoruz ki saçma şubilak şeyler işte. Sonra bi daha bakıyoruz ki bunun ağzı falan varmış lan! Küçükken karanlıkta çamaşır yığınında korkunç yüzler görüp de korkmayan velet yoktur heralde. Aynı mantık işte ama bundan korkmanıza gerek yok, yemez. Şu an kitaplarımın arasından bana gülümseyen(!) yüzler görüyorum ama hala bir şey yapmadılar.
Diğer kafaları görmek için şuraya tıkıtık.

Ders ders ders...

Şu aralar çok fena ya. Sabahları götümü zor kaldırıyorum resmen lan. Ünide napacağım hiç bilmiyorum. Aslında biliyorum. Şöyle sabah kalkma saatine kuracağım 7-8 tane saat ve en sonuncuyu kapatınca kafamdan aşağı bi kova su dökülmesini sağlayan bir mekanizma kuracağım. Olur mu kine? Olur olur..
Sınav haftası bitmeden sınavlar yeniden başladı iyi mi bu seferkilerde yırttım yırttım yırtamadım sıctım bildiğin. Burdan tutup eğitim sisteminin dandikliğine kadar da hiç tereddütsüz uzatabilirim. Sınıfa çubuk kraker götürdüm diye kınama almış insanım ne de olsa. Şu disiplin işi noldu bi öğrenebilsek :D
Bunca işin arasında anime izlememi de aksatmadım tabi ki!-Ne işi ya?- Mahou Shoujo Madoka Magica adlı animeyi bitirdim dün. En sevdiğim animelere girdi açıkçası. Gerek kurgu olsun gerek çizimleri olsun-bir hastane odası var sanarsın Dali sergisindeyiz- müzikleri de güzeldi. Bir tek finalini beğenmedim o kadar. Hıı afişine aldanıp da öyle cici kızlar sevgi ve adalet adına savaşıp kötüleri dövüyolar sanmayın sakın. Döverim! Gayet karanlık bir atmosfer vardı çünkü. Anime hakkındaki bölüm incelemelerini  Animedyum'dan bakabilirsiniz.
Puella Magi kızlarımız~
Amaan yazacak bir şey bulamıyorum ya hu. İnternette gezineyim azcık ilginç şeyler var mıdır acep.

24 Nisan 2011 Pazar

Yol bulma çabaları

Beni yakından tanıyanlar iyi bilir yön bulma yeteneğimin ne kadar gelişmiş olduğunu. Özellikle gideceğim yerin tam zıttı yerlerini bulmada üstüme yoktur biliyo musuun? Ne ilginç dimii?
Bugün de az daha kayboluyordum lan. Bir de sanayinin oralardaydı tırsa tırsa yolu aradım ki şükür buldum. Ufacık yerde kaybolmayı nasıl başarıyorum onu da bilmiyorum ya :D Marie-sandan farkım yok ha.
Harita hediye etmek isteyen olusa çekinmesin taam mı?
Aslında buraya başka bir şey yazacaktım ya. Unuttum ama >.< Neyse aklıma gelmezse unutkanlık hakkında yazarım *eheh* jaa ne

22 Nisan 2011 Cuma

Pumpkin! artık boynunuzda!

Hayır pumpkinler sizi boğmaya falan çalışmıyor. Sadece takı sektörüne el attılar. Nette kendime pumpkinli resim ararken bunları buldum ve paylaşmak istedim~
 




 
Tamam takı değil ama hoş bi süs eşyası :D


Diğerleri bakmalık ama bunu almayı isterdim cidden lan *-* Kendisi pumpkinin kanjisi oluyor sanırım. Ya da kekleniyor da olabilirim. Anlamı 'bok' bile olsa taksam kim anlayacak ki şimdi?

 
Afiyet olsun~~

Anne ben disiplinlik oldum!

Bizim hocaların çoğu salak. Bildiğin salak. Hem de süzme salak! Geo hocamızdan önceki yazımda bahsetmiştim zaten.
Demokrasiden yazılı olduk bugün. Zaten soruların çoğunu almıştık diğer sınıflardan kopyalar falan da hazırdı-2 saat ezberlemeye mi uğraşacağım- Hoca sınavın başında belirtti "Sınavda konuşmanıza birbirinizden kopya çekmenize izin veriyorum ama kitap açmak ya da kopya kağıtları yasak!!" Haa.. haa.. ha.. salak diyorum işte :D Neyse biz durumu değerlendirdik tabi ki hatta ön arka yetmedi sınıfın diğer ucundakilere de bağıra bağıra kopya verdim bütün dikkati üstüme çektim tabi. Hoca uyardı sonra "Sadece yanınızdakiyle konuşun ya sınava benzemedi hiç." Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim :D Bir yandan kolum kadar kopya kağıdından bakıyorum tabi çaktırmadan konuşmaya izin var da yanımdaki de bir şey bilmiyo ki mahkumuz kağıtlara... >__< (Neyse ki blogumu bizim oaralardan kimseler bilmiyo *eheh*)
Bir ara önümde oturan arkadaş kağıda bakarken yakalandı ve kağıdı alındı, haliyle hemen bütün kağıtları çaktırmadan çantaya attım(iyi ki de atmışım lan, hıı sıra arkadaşım da sağolsun bakmaya korktuğu için kendi kağıtlarını da bak bana söyle diye kucağıma atmıştı sağolsun) Arkamdaki arkadaştan da bilmem kaçıncı soruyu söylemesini istiyoruz salak 2 cmleyi biraraya getiremediğinden kağıt değiştirelim öyle yaz dedik. Bu süperzekalı(!) arkadaşım da hoca bize bakarken kağıdını önüme atmasın mı?! (atma laan T__T) Haliyle hoca dibimizde bitti ve dikkat! kağıdını atan arkadaşınkini değil 'benim kağıdımı ve sıra arkadaşımın kağıdını' aldı ve yakalanan diğer arkadaşımızın kağıdının yanına ayırdı~ Neydi bu şimdi? Hadi ben neyse de niye yanımdakinin kağıdını aldın artiz?
-Hocam arkadaşın kağıdını niye aldınız?!
-Ben sizi kaç defa uyardım!! Ukalalık yapma!
Haa?!! Afedersin de ne zaman uyardın? Benim niye haberim yok? Üstelik diğer sıralardan keskin fısıltılar gelirken neden benim konuşmam batıyor? Çok dikkat çekiciyim ya hu *teheheyt*
Haa şeyi söylemedim bir de bu yanıma gelip artiz artiz "Göster bakayım şu 2 saattir baktığın kağıtlarını" diyip sıramın altını, ceplerimi falan aradı ama bir şey bulamadı :D *şaak* Ardından da sinirinden kağıdımı almıştı falan filan.. Arkadaşıma da üzülüyorum ha bu dönem 3. kez kağıdı alınıyor hem de başkaları yüzünden o.O
Neyse bu uzun hikayeden ne öğrendik? Arkadandakilerden ne kopya çek ne de kopya ver bundan sonra!! Ne varsa önümüzdeki arkideşlerimden var ya hu o.O

21 Nisan 2011 Perşembe

Yarın mı yazsam acaba?


Dün kütüphanede keşfettim bu kitabı. İsmi falan ilgimi çekti özellikle ertelemeyi alışkanlık haline getirmeye başladığım bir zamanda bulmam iyi oldu sanırım.
Arka Kapak Yazısı Şeysi: "Ben hiçbir zaman yapmam gerekenleri ertelemedim. Aslına bakarsanız, işlerimi gerektiğinden çok daha önce bitirmeye özen gösteririm. Bu bana erteleme konusunda bir kitap yazma hakkını verir mi dersiniz? Bence verir. Belki siz erteleme alışkanlığı alan ama bunu yenebilmiş bir insan olmamı, öyle birinin kitabını okumayı tercih ederdiniz. Haklı olabilirsiniz. Ne var ki işin aslı öyle değil. Ben bu kitaba, insanların işlerini neden ertelediklerine ve onlara yardımcı olmak için neler yapılabileceğine ilişkin bilgilerimi, yirmi beş yılı aşkın bir süredir erteleme sorunları yaşayan insanlara yaptığım danışmanlıktan edindiğim deneyimleri ve işleri zamanında, hatta zamanından önce yapan bir insanın yaşadıklarını kattım."
İçindekiler: 
•Erteleme Nedir?
•Erteleme Alışkanlığınız Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?
•Erteleme Davranışının Psikolojik Temelleri
•Erteleme Davranışının Gerçek Nedenleri: İnanışlarınız
•Erteleme Karşıtı Strateji Geliştirmek
•Erteleme Farklı Türleri ile Nasıl Başa Çıkılır?
•"Ya Hep Ya Hiç" Nedenli Erteleme Alışkanlığı ile Başa Çıkma
•Başarısızlık Korkusuna Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkma
•"Başarı Korkusuna" Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkma
•Onaylanma İsteğine Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkmak
•Rahatsızlık Duygusuna Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkmak
•Kaygıya Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkmak
•Özerklik İsteğine Dayalı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkmak
•Kriz Kaynaklı Erteleme Davranışı ile Başa Çıkmak
•Diğer Erteleme Türleri ile Başa Çıkmak
•Diğer Yöntemler
•Diğer Erteleme Karşıtı Yöntemler Nelerdir?
Kitabın yarısına kadar gelebildim henüz dönem ödevim yüzünden. Yarına falan biter yine "ertelemezsem" >.< Okunmaya değer gibi durmuyor mu size de? Çok kalın değil zaten ya hu 130 sayfa falan :D
Geldiğim yere kadar ki edindiğim bilgilere bakılırsa bendeki sorun "uyuşukluk" ve "ruh haline göre davranmak" -tabi daha çok uyuşukluk *eheh*-
Fantastik romantik asortik tırtik pırtik romanlar dışındaki kitapları okumayanlar bakmasın abicim psikoloji bu akıllı olun.

20 Nisan 2011 Çarşamba

Ben de kek yaparım kii~ Hem de çikolu~

Hepsi kardeşimin suçuydu - başlar başlamaz iftiramı atayım da *eheh*- Neyse efenim her şey okuldan gelir gelmez kardeşimin "Abla kek yapalım mııı?" diye yalvaran kedi gözleriyle bakmasıyla başladı. Kaç gündür kek pasta tariflerine bakmasından şüpheleniyordum ama cesaret edeceği aklıma gelmemişti doğrusu. Gaza geldim ben de tabi, "Oluuur" şeklinde bir cevap verdim.
Tarifi kağıda yazdık malzemeleri hazırladık falan, bendeki tecrübe sıfır tabi MasterChef'ten ne kadar bilgi edindiysem hepsini konuşturdum ama *eheh* Tamam ya en azından batırdığım anda sonraya bırakmadan temizleme işini düzgün yaptım :D Bir yandan ağır eleştirilere maruz kaldım bildiğin:
-Ya ablaa öyle mi karıştırılır bırak ya bırak!
-Ya sus 2 dakka sen kendi işine bak karıştırıyoruz işte! >__<"
 Çok güzel anlaşırız ayıptır söylemesi. Neyse konumuz bu değil. En sonunda keki attık fırına yarım saat sıkılmadan kabarışını izledim çokoştu lan <3 Kendi uğraşın olunca daha bir kıymetli daha lezzetli geliyo. Yok kendi yaptığım Bianchi's food-vari yemeklere olan bağışıklığımdan değil tadı cidden bir şeye benzemişti! Çok mutluyum lan!
Bu da yaptığımız kek~ Tam olarak böyle olmadı tabi ama tadı aynıdır diye düşünüyor ben.
Tarifi merak eden olursa tıkırdatsın şuraya.
'Afiyet olshun!'

19 Nisan 2011 Salı

Geometrinin kalleşliği!


"Geometri, matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalıdır (Eski adı: Hendese). Yunanca Γεωμετρία "Geo" (yer) ve "metro" (ölçüm) birleşiminden türetilmiş bir isimdir.

Geometri, arazi ölçümü sözcüklerinden türetilmiştir. Herodot (i. Ö. 450), Geometrinin başlangıç yerinin Mısır olduğunu kabul eder. Ona göre geometri kavramı Mısır kökenlidir. Sözcüğün kullanımı da Eflatun, Aristo ve Thales’e kadar gider. Yalnız Öklit geometri sözcüğü yerine Elements sözcüğünü yeğlemiştir. Elements sözcüğünün Yunanca karşılığı..."
Blah blah blah... devamı için şuraya tık!
İşin resmi kısmını bi kenara kıştladığımıza göre başlayabilirim. Ben böyle kalleş bi ders görmedim lan! Valla bak. Önce göz kırpar, sırnaşır sevdirir kendini şımarık şey. Sonra bi bakarsın önceden görmediğin yanlarını görürsün! Hatta bazen hiç göremezsin saatlerce nereden çizgi çekeceğimi bulacağım diye eben ağlar, belinin oku çıkar, damlaya damlaya göl olur... neler neler olur...
Hıı bi de şöyle bir şey var ki siz geoyu sevmeye başlarsınız ama hocanız sizden soğutur. Ders işliyorum diye sizi sürekli kandırır ve sınav zamanı geldiğinde bi bakarsınız ki hocanız sizinle çemberlerin dedikodusunu yapmış başka bir şeyi yok yani. Benim hocam mesela tuhaf bi adam. Bi kere tipten kaybediyo zaten -bildiğin yarmagül- ders işlemesi elimize veriyo çarşafları -boyun kadar çalışma kağıtlarını- sınıftaki bilgisayardan açıyo konu anlatımı yapan bi adamcezi ve ders boyunca o adamla dalga geçiyo~ Biz de ne öğreniyoruz? "Hahaha harekete bak ne güzel çizgi çekti." Bu! Sadece bu!
Yarın sınavım var eheh. Ne bok yerim hiç bilmiyorum. Çalışıcam şimdi biraz bakalım yarın bir şeyler yapabilecek miyim? Hayır bütün olay son güne bırakmakta değil tamam mı! Sadece kronik boyutlara ulaşmış bir erteleme hastalığı! -da değil canım eheh o kadar olmadık. Neyse kaçtım ben.

18 Nisan 2011 Pazartesi

Ne zor işmiş lan blog açmak..

 Bilenler bilir valla kaç gündür isim bulacağım diye neler çektiğimi. Bulduklarımızı saymak gibi bir yanlış yapmayacağım zira daha girer girmez blogdan soğumanızı istemem tabi~ Micchiin ve Kiwi'nin son anda vazgeçirmesiyle Color of Pumpkin'den vazgeçmenin burukluğunu yaşıyorum tabi.. Güzel ama lan? Sempatik? DİMİ?!

Pumpkin Pie'a alışmışken bi baktım malın teki çoktan almış zaten! Görürsün lan sen dedim arasına tire attım bi dene; onu da alan varmış iyi mi! Oysaki serviste özel koltuğuma kurulmuş(13 numara boru değil) kara kara düşünürken birden aydınlanma yaşamıştım.. Yine bi tavsiye sonucu 'the' koydum başına ve öyle işte~ Hala içime sinmedi ama alışırım yakında yeaa! Yani umarım. 
Neyse efenim yeni blogum hayırlı olsun ya. Umarım çabuk bıkmam çok heves ettim çünkü :D Yazmak ne güzel şey! Eğitim şart!